
Gerçekler, ithal malı kavramların karanlık ve kaypak dünyasında kayboluyor.
Bunlardan ikisi;
Gerici ve İlerici kelimeleri.
Meydan Larausse’a göre GERİCİ:
“Bir toplumun gelişmesini sağlayacak hiç bir yeniliği istemeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeye çalışan kimsedir.
Tanım güzel de; bu kişinin hangi çağda ve ülkede yaşadığını söylememesi eksik.
Berbat bir ortamdan, geçmişteki güzel günlere kanatlanmak ve o günleri özlemek gericilikse; her namuslu insan gericidir.
Bu tanımı doğru kabul edersek, buna göre;
Koçi Bey gericidir, çünkü IV. Murad’a “Süleyman devrine dön” diye haykırıyor.
Dante gericidir, çünkü yaşadığı çağdan iğreniyor.
Balzac gericidir, çünkü eserini iki ezeli hakikat olan kilise ve krallığın gölgesinde yazıyor.
Dostoyevsky gericidir, çünkü maziye aşık.
Dolayısıyla bu tanımlamalarla bir yere varmak mümkün değildir.
Düşünce hürriyeti ve namusu, bu kirli kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar.
Cemil MERİÇ / Bu Ülke (s.80-81)