
Fransız yazar ve düşünür.
Hristiyanlığın en coşkun ve en inanmış tebliğcilerindendi.
Kalbi daima insanlık aşkı ile tutuşmuş ve daima inandığı hakikatlerin canı pahasına savunucusu olmuştu.
Bir gün geldi, kendi kilisesi tarafından aforoz edildi.
Niçin?
”Kilisenin ezeli prensiplerin aydınlatılmasına değil, sadece kilisenin çıkarlarını korumaya çalışmasına” itiraz ettiği için.
En normal, en basit ve beşeri olguları ezeli kanun gibi sunan, Bakkal terazisi kadar hassas ve bir o kadar da dengeleri çok kolay değişen bir anlayışa ayak uyduramadığı için.
Ayrıca, bir taraftan onun düşüncelerinden rahatsız olanların ayak oyunlarına, diğer taraftan da onu yanına çekmek isteyenlerin kurnazlık ve yalanlarına itibar edildiği için.
Evet! İki türlü Avrupa var.
İşte LAMENNAIS tanımadığımız ve bilmediğimiz bu ikinci Avrupa’nın sesi.
Hayatının yarısından fazlası Kilisenin amaçları uğruna koşturmakla geçti ama Kilise, bu samimi ve pervasız mücahidini inkar etti, adeta yok saydı.
Ve zavallı Lamennais, ömrünü vakfettiği davanın; nasıl bir serap, nasıl bir rüya ve nasıl da hedefinden sapmakta olduğunu anlayınca yıkıldı.
Yıkıldı ama ilk inanışlarına da ebediyen sadık kaldı, onlardan en ufak bir sapma göstermedi.
Cemil MERiC / BU ÜLKE (s.238-240)