
Delikanlı Amerika Birleşik Devletleri’nin California Eyaletine Master yapmaya gelmişti ama bir türlü TOEFL sınavından geçememişti.
Okumak istediği üniversitenin İngilizce kursuna gidiyor ve aynı üniversitede Master yapmak istiyordu.
Hem pratiğim gelişsin, hem de masraflarımı çıkarayım diye de Amerikalı yaşlı bir karı-kocanın yanında kalıyordu. Onlarla beraber kalması konuşma pratiğinin gelişmesi açısından epeyce faydalı olmuştu.
Olmuştu ama iki defa girdiği TOEFL yazılı sınavında en fazla 530 puan alabilmişti ve Üniversite en az 550 puan istediği için de Master programına kayıt yaptıramıyordu.
Bir gün orada tanıştığı ve kendisine konuyu açtığı tecrübeli bir Türk kendisine şu tavsiyede bulundu.
“Diyalogdan çekinme! Okulun bölüm başkanına git ve açık açık konuş.”
Delikanlı gitti ve bölüm başkanına “Benim konuştuklarımı anlıyor musunuz?” diye sordu.
Bölüm başkanı “Evet anlıyorum” diye cevap verdi.
Delikanlı tekrar bölüm başkanına dönerek:
“Ben de sizin dediklerinizi anlıyorum ve bu durum benim dersleri takip etmeme yeter diye düşünüyorum. Amaç dersi takip edebilecek seviyede bir İngilizce bilmek ise şayet; niye benim TOEFL’dan mutlaka 550 puan almamı bekliyorsunuz? dedi.
Bu diyalog ve medeni cesaret bölüm başkanının hoşuna gitti ve okula kaydını yaptılar.
BEYYİNAT