Aydınların genellikle düştüğü hatalardan birisi, Batı Medeniyeti ile İslam Medeniyetini karşılaştırmak, her iki medeniyetin birbirinden üstün olan taraflarını bulmaya çalışmaktır.
Halbuki yapılması gereken husus, hangi medeniyetin üstün olduğunu bulmaya çalışmak yerine, her iki medeniyetin kendine has özelliklerini ortaya koymaktır.
Meseleye bu açıdan baktığımızda;
Batı medeniyetinin bir “bilim” medeniyeti,
İslam Medeniyetinin de bir “sanat, etik ve estetik” medeniyeti olduğunu görürüz.
Çünkü dünya ve eşya karşısında Batı medeniyeti,
“Bu nedir?” diye,
İslam medeniyeti ise;
“Bu benim ne işime yarar?” diye sorar.
Dolayısıyla Batı Medeniyeti bilimde çok ileri giderken,
İslam Medeniyeti de sanat, etik ve estetik yönünden çok ileri gitmiştir.
Batı dünyası bugün Muhiddin İbn-i Arabiyi, Farabiyi, İbn-i Haldunu, İbn-i Rüşdü ve Mevlanayı aşabilmiş değildir.
Estetik açıdan Mimaride, Hat Sanatında ve Şiirde İslam Dünyasının ulaştığı noktaya, Batı Dünyası bugün ulaşamamıştır.
Cumhuriyet döneminde aydınlarımız bu tarihi birikimi terk edip tamamıyla Batı’ya yönelince, ne bu gelenek devam ettirilebildi, ne de Batı Dünyasındaki bir Kant ve Hegel yetiştirilebildi.
Hilmi YAVUZ
BEYYİNAT 
Bence çok güzel bir konuya değinmişsiniz.
Okunmaya da düşünmeye de değer buldum.
Bunun gibi daha neleri yanlış düşünmüyoruz ve neleri çarpıtmıyoruz ki?
Beyninize sağlık.
BeğenBeğen