Hayat tarzımızın epeyce değiştiği şu son yıllarda artık her yaşta insan “Kalp Krizi” geçiriyor.
Bu açıdan açıklayacağımız bazı hususları iyi bilmek gerekiyor:
Diyelim ki, mesai saati bitti ve siz de akşam 18:30 civarında, alışılmadık derecede zorlu bir iş gününün ardından (tabii ki tek başınıza) arabanıza binip evin yolunu tuttunuz.
Çok yorgunsunuz ve canınız da fena halde sıkkın.
Birdenbire göğsünüzde, kolunuza ve çenenize doğru yayılmaya başlayan korkunç bir ağrı hissediyorsunuz.
En yakın hastaneye sadece on dakikalık mesafedesiniz ama hastaneye ulaşmayı başarıp başaramayacağınızdan emin bile değilsiniz ve etrafta yardım edecek kimse bulunmuyor.
Ve kalp atışları düzensizleşen ve bayılacakmış gibi hisseden birinin bilincini yitirmeden önce yalnızca 10 saniye kadar zamanı vardır.
Bu durumda ne yapmanız gerekir?
1- Paniğe kapılmadan üst üste kuvvetlice öksürmeye başlayın.
2- Öksürmeden önce her seferinde derin bir nefes alın; öksürükleriniz güçlü olsun, derinden gelsin ve uzun sürsün, tıpkı göğsünüzde birikmiş balgamı atmaya çalışır gibi öksürün.
3- Her iki saniyede bir derin nefes alıp öksürün ve bunu ya yardım gelene kadar, ya da kalp atışlarınız tekrar normale dönene kadar sürekli yapın.
Çünkü derin nefes almak ciğerleri oksijenle doldurur.
Öksürmek kalbe tazyik yapar ve kan dolaşımını rahatlatır.
Kalbe uygulanan bu tazyik, kalbin normal ritmine dönmesini kolaylaştırır.
Ve bütün bunlar size, bilincinizi kaybetmeden önce hastaneye yetişecek zamanı tanır.
Ece ALTAY
BEYYİNAT 