
Karakter, Fransızca “caractere” kelimesinden dilimize girmiş olup, “ayırt edici nitelik” anlamına gelir.
“Kişinin kendine has yapısı, onu başkalarından ayıran temel belirti, davranış şekillerini belirleyen ana özellik ve öz yapı” gibi anlamları da vardır.
Karakter, insanın doğuştan bünyesinde yer alan mizaç’la, huyun teşkil ettiği kompleks bir örgüden ibarettir.
Felsefi anlamda; “kişinin kendine hakim olmasını, kendisiyle uyum içinde bulunmasını, düşünüş ve hareketlerinde tutarlı olmasını” sağlayan özellikler bütününe denir.
İnsan şahsiyetinin gelişmesinde, insanın doğuştan sahip olduğu “mizaç, huy ve zeka ile, fiziki ve sosyal çevreden kazanılan değerlerin etkisi büyüktür.
Psikoloji’ye göre “mizaç, karakter ve kişilik” iç içe geçmiş üç kavramdır.
Bundan dolayı bazı Psikoloji kitaplarında bu üç kavram çok zaman birbirinin yerine kullanılır.
Bazı Psikologlar karakteri şahsiyetten ayrı olarak değerlendirirler.
Örneğin Kant karakteri, insanın düşünme, davranış ve hissetme tarzı olarak kabul eder.
Bazı Psikologlar ise; karakteri “eğilimler topluluğu” şeklinde tanımlar.
Bütün bu tariflerden sonra karakterin tanımını şöyle özetleyebiliriz:
Karakter, her birimizi vasıflandıran hissetme, düşünme ve hareket etme tarzlarının bütünlüğünden ibarettir.
Bir diğer ifadeyle karakter, “zeka ve ahlakın yönlendirilmesi altında, mizaç ve hilkat dediğimiz anadan dogma unsurlarla, Fizik ve Psiko sosyal çevre arasındaki karşılıklı faaliyetin birleşik bir sonucudur.
DERLEME