HAYAT OYUNUNDA KAYBETMEK / MÜMİN SEKMAN

Hayat oyununda kaybetmeye yatkın insanların, düşünce ve davranışlarında sıklıkla karşılaşılan ortak bazı özellikler vardır. Bunları 10 maddede toplayabiliriz.

01- İç disiplin yetersizliği: 
Başarısız insanların birinci ortak özelliği, irade gücü zayıflığıdır. Kendini içinden disipline ederek, bir amaca doğru harekete geçirememek bu insanların en büyük eksiğidir.
İrade gücü, insanın kendi iç güçlerini bir mercek gibi toplayıp, bu gücü bir amaca yöneltmektir. İradesi zayıf olduğu için kendini kontrol edemeyenlerin, olayları ve diğer insanları yönetmesini beklememek gerekir.

02- Zaman kullanım bilincinde zayıflık: 
Başarılı ya da başarısız herkesin 24 saati vardır, farkı yapan bu zamanı nasıl kullandıklarıdır. Başarmak istediği leri, bir zaman çerçevesine oturtup, yani ‘leri takvime bağlayıp’ sonra da kendini o programına göre denetleyenler, iyi bir kisel organizasyon sistemi kurmuştur.
Belli bir amaç ve yön duygusuyla hareket etmeyenler, zamanının değerini de bilemez. Yapılacak leri olanlar için zaman geçer, bir amacı olmayanlar içinse zaman döner! Sabah olur, öğlen olur, akşam olur, tekrar sabah olur!

03- Başarıyı dış faktörlere bağlama eğilimi: 
Bernard Shaw ünlü esprisinde, “başarı tamamen şansa bağlıdır, inanmıyorsanız başarısızlara sorun!” der.
Başarısızların, hayatlarındaki sonuçları kendi karar ve seçimlerine bağlamak yerine, kader, kısmet, şans ve şartlar gibi dışsal faktörlere bağlama eğilimi yüksektir.

Egolarını savunmak ve öz saygılarını korumak için, başarısızlığı “Rüzgar karşıdan esiyordu, hakem karşı tarafı tutuyordu” gibi dış faktörlere bağlarlar. Bu tutumun tehlikesi nedir? İnsanlar başkalarını ve şartları çok fazla suçlarsa, öğrenmeye zaman bulamaz.

04- ‘Saydı’ tipi düşünmeye yatkınlık:
Başaranlar, önlerindeki şartlardan nasıl başarılı bir sonuç çıkarabileceklerini düşünür. başarısızlık merkezli düşünenler ise, ‘başka şartlarda olsalardı’ neler yapabileceklerini anlatıp durur.
Bu ‘saydı’ tipi düşünmedir. Bu tür kadınlar, ‘erkek doğsalardı’ neler yapabileceğini anlatırken, bu tür erkekler ‘kadın doğsalardı’ neler yapabileceklerini sayıklar.

Daha ilkokula bile gitmem olan İbrahim Tatlıses, “Urfa’da Oxford olsaydı, biz de giderdik” der!
Kısacası, başarı sonuç alır, sevinir ve susar.
Başarısızlık konuştukça konuşur.
Çünkü elinden gelmeyenlerin, dilinden çok söz gelir!
Cenap Şahabettin’in deyiyle
“Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarır.”

05- Arabeskleşmeye yatkınlık:
Başarısızlığa götüren tavırlardan biri de arabesk düşünmeye yatkınlıktır. Arabesk hayat görüşü sürekli bir ‘başarısızlık beklentisi’ içindedir.
Kendini ‘bela paratoneri’ gibi görür.

Arabesk söyleyerek başarılı olunabilir ama arabesk bir dünya görüşüyle başarıdan başarıya koşmak pek mümkün değildir.
Arabesk tavırlılar, söylemek yerine söylenmeye yatkın; anlatmaktan çok alınmaya eğilimlidir. Sürekli bir ‘kurban psikolojisi’ içinde kıvranır. Eziklik ile ezme içgüdüsü arasında savrulur, ‘doğru dozda tavır’ sorunu yaşarlar.

06- Atalet ve tembelliğe yatkınlık:
Bir şeyi yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Onu niçin yapmanız gerektiğini de biliyorsunuz. İsterseniz nasıl yapabileceğinizi de biliyorsunuz. Yapmamakla neler kaybettiğinizi de biliyorsunuz. Yaparsanız neler kazanacağınızı da biliyorsunuz. Elinizi kolunuzu bağlayıp, yapmanızı engelleyen birileri de yok.
O halde sizin içinizde olup, sizi durduran nedir? Atalet!
Atalet, miskinlik, tembellik, üzerine ölü toprağı serpilm gibi hareket etmek, yılgınlık demektir. kaybedenlerin ana ruh hali, tembellik ve atalet psikolojisidir.

07- Kaybetme korkusundan kazanmaya kalkışmama:
Bİr araştırma insanların “Ya başaramazsam” diye korkanlar ve “Ya başarırsam” diye korkanlar diye ikiye ayrıldığını göstermtir. Pek çok insanda, başarısızlık korkusundan çok ‘başarı korkusu’ olduğu ortaya çıkmıştır.
Başarı korkusu, bazı kilerin başarılı olunca samimiyetlerini kaybedeceklerini, arkadaşları tarafından eskisi gibi sevilmeyeceklerini, ‘insanların onlara çıkarları için yaklaşacağını’ düşünüp, başarıdan uzak durması demektir.
Önemli bir diğer grup ise, ‘ya başarılı olduktan sonra zirvede kalamaz, gördüğümden eksik yaşarsam’ kaygısıyla başarıdan uzak durmaktadır. Kısacası, başarısızlar hem ‘ya başarırsam’dan, hem de ‘ya başaramazsam’dan korkarlar!

08- Psikolojik iç sabotajlara yatkınlık:
Başarısız insanların beyninde, psikolojik iç sabotaj mekanizmaları bolca bulunur. Beyinleri adeta şizofrenik bir ikiye bölünmüşlük halindedir. Bir tarafları inşa ederken, diğer tarafları imha eder. Bir tarafları ileri iterken, diğer tarafları geri çeker.
Neyin doğru neyin yanlış olduğu, neyin ileriye götürdüğü, neyin geride bıraktığı konusunda net değillerdir. başarı konusunda derin bir kafa karışıklığına sahiptirler. Kafası net olmayan insanların, eylemleri de net olmayacaktır. Nazımın bir deyini biraz değtirirsek, “Bana kafanızın içinde başarının net bir resmini yapabilir misiniz?”

09- Kendini geltirmeye kapalılık, kurnazlığa yatmak:
Az gelm insanların, katakulli kapasitesi çok gelm olur! ini en doğru ve verimli şekilde nasıl yapacağına kafa yormak yerine, önce o in kurnazlığına kafa yormak, tipik bir ‘az gelm başarısız insan’ tavrıdır.
Bu tür insanlar, ülkemizde çoğunluk olduğu için, yaygınlıktan gelen bir rahatlığa sahiptirler.
Kurnazlık, otoriter ve az gelm toplumlarda yaygındır.

Ege Cansen’in deyiyle ‘bilgi açığını kurnazlıkla, beceri yetmezliğini ise kabadayılıkla kapatma’ eğilimi başarısızların karakteristiğidir. Başarısızların çoğu yeni şeyler öğrenmeye kapalı bir zihin yapısına sahiptir. Hayat ve başarı üzerine yeni şeyler öğrenmektense, kendi arabesk ezberlerini tekrarlamayı tercih ederler. Yaşadıkları olaylardan çıkardıkları dersler bile, daha önce çevreden duydukları kulaktan dolma fikirlerdir.

10- Başarı hakkında yanlış yargılara sahip olmak:
Başarılı insanlar ‘başarının sırrı’nı bilir. başarısız insanlar da bilir! Arada bir fark vardır, başarısızlar yanlış bilir! Daha da kötüsü, bazıları doğrusunu bilmek de istemezler! Çünkü başarının kendi ellerinde olabildiğine inanmak, insanı sorumluluk altına iter. Nasıl başaracağını öğrenip hayatının sorumluluğunu taşımak yerine, kisel gelim kitaplarını ve yazarlarını suçlamak çoğu insana daha kolay gelir.
Başarı da, futbol ve siyaset gibi, hemen herkesin fikir sahibi olduğu ama çok az insanın birinci sınıf bilgi sahibi olduğu bir alandır. Beynimiz başarı hakkında hurafeler ve ‘leylek hikayeleri’yle dolu. başarısızların, yapması gereken ilk şey, başarı üzerine yeni şeyler öğrenmek değil, başarı hakkında bildiklerinin bazılarını unutmaktır!

Mümin SEKMAN
Milliyet Gazetesi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s