
Üniversite’deki dersimiz esnasında hocamıza sordum.
Hocam; İzmir’den geçerken kırılan fay hattı Elazığ fay hattını tetikler mi?
Veya Bingöl’deki deprem Marmara fay hattını tetikler mi?
O da şöyle cevap verdi.
”Eğer yöneten ve yönetilenleriyle bir toplum, demirden, çimentodan çalar, çalana göz yumarsa.
Rüşvetle ruhsat verir, rüşvetle ruhsat alır, rüşvetle yapı denetiminden geçerse.
Zemin etüdü yapmadan yol yapar, tren yolu yapar, binalar dikerse.
Statik hesaplarını paraya göre ve göstermelik yaparsa.
Üç kuruş için evin duvarlarını yıkıp, işyerine çevirirse.
Ormanları ve verimli arazileri imara açıp beton yığınlarına çevirir, doğanın dengesini bozarsa.
Dereleri kapatıp üzerine binalar yapar, sahilleri doldurup denizden çalarsa.
İtfaiye aracının bile geçemeyeceği daracık sokaklar ve parksız mahalleler yaparsa.
Bu saydığımız işlerin başına liyakatsiz ve sorumsuz insanlar geçer, yapanlar da liyakatsiz, vicdansız ve sorumsuz olursa; elbette tetikler evladım, tetikler.
Bakınız, dinsiz denilen Japonya’da 8 büyüklüğündeki bir depremde kimse yaralanmadığı halde, yüzde 99’u Müslüman denilen ülkemizde 6 büyüklüğündeki bir depremde binalar yıkılıyor, insanlar ölüyor veya sakat kalıyor.
Oturup, bunu bir kere olsun düşünmek ve gerekli tedbirleri almak gerekmez mi?
Unutmayalım ki; bu konularda önemli olan şey, kuru bir din ve inanç anlayışı değil, inanıyoruz denilen Allah’ın koyduğu tabiat kanunlarına uymak ve bilime saygı duymaktır.
Onun için bizim için en tehlikeli şey, DEPREM Fay hatlarının kırılması değil, İNSANLIK, SORUMLULUK , VİCDAN ve AHLAK Fay Hatlarının kırılmasıdır. ”
ALINTI