
Cerrahi doktor olarak çalışırken günün birinde yetmişini aşkın yaşlı bir kadın geldi, bel kemiklerinin çok ağrıdığından ve kırılmış olma ihtimalinden şikayet ediyordu.
Bir süre hastayı kontrol altına alıp tedavi ettikten sonra ara ara filmlerini çekip incelemeye koyuldum.
Ve şaşırtıcı bir süratle iyileşmekte olduğunu gördüm.
Çok geçmeden onun yanına varıp hayret dolu bir şaşkınlıkla, tıp tarihinde eşi görülmemiş bir çabuklukla iyileştiğini kendisine müjde verdim.
Bunun üzerine yaşlı kadın, tekerlekli sandalyeye binerek hareket etme imkanına sahip oldu.
Daha sonraları da koltuk değneğine dayanarak yürümeye başladı.
Mesai arkadaşlarımla birlikte bu harika iyileşme karşısında hastanın taburcu edilebileceği ve hastanede tedavi görmesine lüzum kalmadığına karar verildi.
Hastanedeki rahatlık ve emniyet onu hayata bağlıyor ve yaşama sevinci veriyordu.
Ümitle dopdolu oluşu hastalığın iyileşmesine ve çok kısa zamanda şifa bulmasına sebep oluyordu.
Süratle hastalık ondan kalkmış ve kırılan kemikler birbirine kaynamıştı.
Ertesi sabah pazar günü olduğu için kızı, mutat olarak annesini ziyarete gelmişti.
Öbür güne taburcu edileceğini koltuk değnekleriyle yürüyebildiği kendisine anlatıldı.
Kızı, annesini bir kenara çekerek; kocasıyla karar verdiklerini, kendisini düşkünler yurdundan birisine yatıracaklarını, çünkü kendisine evde bakma imkanına sahip bulunamadıklarını bildirmişti.
Ziyaretçilerin dağılmasından birkaç saat ya geçmiş, ya geçmemişti ki, hemşireler tarafından çabucak çağrıldım.
İhtiyar kadıncağızın çok büyük bir kriz geçirdiğine şahit oldum. Başına vardığımda gördüğüm şey gerçekten dehşet vericiydi.
Kadın son anlarını yaşıyordu.
Anladım ki hasta belindeki kemiklerin kırılmasından değil de, kırılan kalbinin tesirinden yıkılmıştı.
Elden gelen bütün imkanlar kullanıldı, krizin giderilmesi için her türlü çareye başvuruldu: Ama bütün çabalamalar boşa gitmişti. Ne var ki artık aldığı vitaminler, takviye edici ilaçlar onun bir türlü kırılan kalbini tedavi edememişti,
Ne yazık ki şimdi kırılmış olan kalbi, onun kaynamış olan kemiklerine rağmen yaşamasına müsaade etmiyordu.
Ve kadıncağız birkaç saat sonra ruhunu teslim etti.
Kıssadan Hisse:
Bu hazin son, evlat sevgisinden mahrum kalan bir annenin kaderidir.
İnsanların kötü davranışlarından dolayı kırılan kemikler iyileşiyor ama kırılan kalplerin tedavisi yok.
Prof. Dr. Paul Ernest ADOLPHE